neleroldu bize neler, hani zaman ilaç derler, zaman durdu geçmiyor ki bana senden kalan keder bana kalan yalnız keder. bu son mektup gözyaşlarımla yazdığım, eski günler gözyaşlarıyla hatırladığım, bir tek sendin benim olan canım saydığım, artık sensiz bir hayat beni bekleyen. neler oldu bize neler, hani zaman ilaç derler. SERESERPE YATIP POZ VERDİ. Aktif olarak kullandığı Instagram hesabında 6,3 milyon takipçisi bulunan 38 yaşındaki oyuncu, siyah-beyaz bikinisiyle iskeleye uzanarak art arda pozlar verdi. Enver'in gözlük, balina ve kalp emojisi koyarak paylaştığı fotoğraflar kısa sürede beğeni ve yorum yağmuruna tutuldu. Ünlüve güzel oyuncu Aslı Enver ile ünlü pop şarkıcısı Murat Boz ayrıldıktan sonra ikilinin tekrar barışıp barışmayacağı en çok konuşulan konulardan biri olmuştu. Başka aşklara yelken açtıkları söylenen ikiliden Aslı Enver’in geçtiğimiz gün yanında görülen ve sevgilisi olduğu iddia edilen gizemli kişinin kim olduğu ortaya çıktı. Aslıgüngör GittiGidiyor'da! aslı güngör modelleri, aslı güngör özellikleri ve markaları en uygun fiyatları ile GittiGidiyor'da! - Akrep23. bölümde neler oldu? Akrep 23. bölüm tek parça izle! Demet Akbağ Perihan Emgen Evrim Alasya Ferda Kendirci Yusuf Çim Aras Sağlam Beril Pozam Ayşem Güngör Suzan Aksoy Hünkar Arımlı Aslı Melisa Uzun Duru Gürsoy Demet Gül Hacer Müge Su Şahin Merve Elgin Taha Baran Özbek Şahin Gürsoy Esila Umut İpek Sağlam 6oDwW. Bir baktım 4 aydır yazmıyorum. Ama bana da hak verin, hayat daha bebeğimiz doğmadan çok hareketlendi, bi de bebek doğsa kimbilir neler olacak Evet hala doğurmadım, öncelikle bunu bilin 37 hafta 5 gün oldu bugün, halen beklemedeyiz kurbanlık koyun gibi, başımıza neler geleceğini bilmeden... Bu 4 aylık süreçte neler yaşadım çok hızlı bir şekilde özetleyeyim Türkiye ziyareti sonrası 4-5 gün NewYork'taydık, arkadaşlarımızın bize sürpriz Baby Shower partisi ile neşelendik, coştuk... Kasım ayında Türkiye'den 2 posta misafirimiz vardı. Bahama'nın tadı en güzel o zamanlarda çıkıyor benim için. Ev kalabalık olunca, muhabbet hiç bitmeyince, eğlence her daim sürünce, hepbirlikte yiyip içtikçe... Sanırım insan seviyorum Aralık başında Florida'da evimizi tuttuk ve ben yerleştim, Sabri de ara ara gidip geliyor halen malum işleri yoğun Bahama'da... Christmas haftası New York'tan arkadaşlarımız geldi bebişleriyle, yine çok güzel geçen bir 4 gün yaşadık. Ve tabii ki o da her güzel zaman gibi çabucak geçti... Ocak başında annem geldi yuppi! O gün bugündür keyfim yerinde, elim sıcak sudan soğuk suya değmiyor. Gerçekten annelerin hakkı nasıl ödenir bilmiyorum... Ocak ayından beri Lübnanlı, kendini komik sanan, her fırsatta benden Türk kahvesi isteyen doktorumuzu her hafta görüyorum, gidişatımız iyi... Vücut kendini doğuma hazırlıyor yavaş yavaş. Doktorlar 39. haftayı hedefliyor. Bakalım Duru kuzusu ne zaman gelmek isteyecek? Annem gelmeden önce -Sabri de olmadığı zamanlarda- her işimi kendim görüyordum. Zorlandığım pek bir konu olmuyordu ama son zamanlarda almış olduğum aşırı kilolar 20 kg oldu dile kolay beni epey yavaşlattı... Ellerim ayaklarım şişiyor, konuşurken ve en ufak bir yürüyüşte nefes nefese kalıyorum... O yüzden pek bir iş yapamıyorum. Ufak tefek ağrılarım, sancılarım oluyor ama kısa süreli olduğu için onları görmezden geliyorum. Şimdilerde dulamın doğum koçumun beni doğuma hazırlamak için bana söylemiş olduğu hareketleri yapıyorum ki doğum kolay olsun, hızlı olsun vs... İnşallah emeklerimiz boşa gitmez. Zira bu doğum olayı herkese göre değişen, biraz şans, biraz vücut yapısıyla, biraz bakış açısıyla ilgili. 'Olumlu düşünce' ve 'bedenine güvenme' gerçekten işe yarıyor, onu görüyorum çevremde. Florida'ya yerleştiğimden beri 'Derya Baykal da kimmiş?' havalarında takılıyorum. Elimden geleni ardıma koymuyorum ve durmadan elişi yapıyorum bebek odası için. Başka türlü vakit geçirmek zor... Annemi de alıştırdım, o da durmak bilmiyor, tahta boyama, kanaviçe işleme, cibinlik yapma gibi bin türlü işi yaptı Buraya sözde kitaplar falan getirmiştim, okumak da ne demek, elime bile almadım kitapları Buraya gelmeden önce çocuk gelişimi, hamilelik vs ile ilgili bir çok kitap okudum, buraya geldiğimde de aynı performansı gösteririm zannetmiştim ama nerdeee... Bir kaç tane kanaviçe örneği paylaşayım hemen görmeyenler için... Diğer süslerimizi de odasına yerleştiğinde gösteririm artık inşallah... Bu arada herkes artık güzel haberleri bekliyor benden. Yanımızda olduğunu hissettiren herkese çok teşekkürler. Ama artık özellikle ailelerin gözü bizden gelecek bir telefonda. En ufak bir mesajda 'ay senden mesaj gelince doğuruyosun sandım, çok heyecanlandım' diyenler, mesaja cevap vermekte biraz geciksem 'doğum mu başladı yoksa' diye zorlayanlar olmuyor değil Aslına bakarsanız ben de biraz yoruldum, artık gelebilir diyorum ama tabi bu benim elimde olan bir şey değil. Yukarıda da bahsettiğim gibi hareketlerim yavaşlaması veya gün içindeki ağrılar bir yana, özellikle gece uykularımın kalitesinin düşmesi beni biraz yoruyor. Sağdan sola bile dönmekte zorluk yaşıyorum. Aslında belki de Duru doğduktan sonraki uykusuz gecelerime hazırlıyor vücut kendini, haberim yok Bizden haberler şimdilik bu kadar... Eee son halimi de bi koyayım da görün. Bir 20 kilo kolay alınmıyor bu devirde Bir sonraki yazımdaki fotoğraflarda şimdiden kendimi yürüyüş yaparken, bu kiloları vermeye çalışırken hayal ediyorum, Allah yardımcım olsun Yurtdışından dönerken göz attığı çok satan bir gazetede manşetleştirilen bir yazı, ülkemizin öndegelen hukukçularından biri olan tanıdığımın sinirini ayağa kaldırmış. Telefonda, “İner inmez yazarı aradım, şu ana kadar görüşemeyince tepkimi seninle paylaşayım istedim” dedi sebep olan “Neler oluyor bize?” başlıklı yazıda, filozof Bernard Henry-Levi''nin eşi olan Fransız şarkıcı Arielle Dombasle''nin başından geçtiği bildirilen bir ''hırsızlık'' olayı işleniyor. Şarkıcıyı ülkemize bir hukuk bürosunun sahipleri çağırmış, 100. yıldönümlerini kutlama etkinliği olarak… Sahnede şarkı söylerken sefire anneannesinden yadigâr bir broşu kaybolmuş Dombasle''nin… Şarkıcı, “Maddi değeri yüksek olmasa da benim için manevi değeri var” dediği broşunun çalınmasına üzülmüş... Üzülür yazarın “Şu sırada okuyorum” dediği İsmail Hami Danişmend''in ''Türkler'' adlı eserinden vaktiyle hakkımızda yazılmış övgü dolu ifadeleri aktardığı yazısı eşliğinde sunuyordu hırsızlık olayını, manşetinden... Uluslararası davalarda uzmanlaşmış hukukçuyu rahatsız eden, haberde adı geçen sosyetik isimlerin kahramanı olduğu bir olaydan dolayı ''biz'' zamiri ile ifade edilen bütün bir milletin töhmet altına alınmasıydı.“Davalarına baktığımız çok-uluslu bir marketin en üst düzey yöneticisi, ''Buraya gelince karşılaştığımız manzaraya hayret ettik; Avrupa ülkelerinde yüzde 2,5 – 3 civarında olan market hırsızlığı yok denecek kadar az'' demişti bana; onun bu tespiti aklımdayken ''Neler oluyor bize?'' türü töhmetleri milletimize asla yakıştıramıyorum” cümlesi de aynı hukuk adamının...“Hatırlayın” diye ekledi “Daha geçen hafta, Cem Boyner, vaktiyle mağazalarından bir çift ayakkabı çalmış birinin, ''Vicdanım elvermiyor, o ayakkabının bugünkü bedelini gönderiyorum'' notuyla kendisine para ilettiğini açıklamadı mı? Bizim milletimiz ''Türkler'' kitabında örnekleri verilen o millet hâlâ; bütün gayretleriyle bizi bozmaya çalışanlara rağmen...”Son zamanlarda bazılarına halkı suçlama modası ârız oldu. “Neler oluyor bize?” manşeti bunun son örneği. Yalnızca bir yazara ve gazeteye mal edilemeyeceği için manşetin çıktığı gazeteyi ve haber üzerine koca bir yazı kaleme alan yazarı adlarıyla vermiyorum. ''Göbeğini kaşıyan adam'' ve ''bidon kafalılar'' benzetmelerini yazanlar belli olsa da, tip hemen her köşede karşımıza çıkabiliyor...Arayan hukukçu tanıdığım, “Ben de AKP''ye oy verdim, ne göbeğimi kaşıyorum, ne de bidon kafalı sayılırım; bu ülkeye kendi alanında en yüksek vergi ödeyenlerdenim” de dedi.“Bize ne oldu?” türü yakıştırmalarla karşımıza çıkan tipler, olan-biteni ters yüz etmeyi, her olayı kendilerine yontmayı iyi biliyorlar...Geçen hafta yayılan “KanalTürk televizyonu Ak Parti ve hükümetin baskısıyla RTÜK tarafından kapatıldı” haberi bu eğilimi ele veriyor... Haberde kapatan kurum olarak adı geçen RTÜK''ün seçim yasaklarını çiğnediği için kanal kapatma yetkisi yok; RTÜK bu tür cezaları kanala ileten kurum, ama cezayı veren Yüksek Seçim Kurulu YSK. Kanal Türk hakkındaki kararı veren de Muammer Aydın''ın başkanı olduğu YSK doğal olarak... Aslında YSK''nın KanalTürk''e verdiği de ''kanal kapatma cezası'' değil; haberlerinde tek taraflı yayın yaptığına kanaat getirdiği kanallara ''haber programı yayınını belli gün sayısınca durdurma cezası'' veriyor YSK; KanalTürk altı gün ana haber bülteni yayımlayamayacak... Dahası da var YSK KanalTürk ile ilgili bu cezayı, seçim öncesi daha henüz kampanyalar başlamadan Haber-7, TGRT Haber ve 24 kanallarına vermeye başladığı benzer cezalara “Biz taraflı yayın yapıyor değiliz; tek taraflı yayın yapan o kadar kanal var, neden onlara ceza kesilmiyor?” itirazları gelmesi üzerine vermek zorunda kaldı. YSK''nın 24 ve TGRT-Haber''e verdiği toplam cezalar KanalTürk''e verilenden fazla...Buna rağmen siz gazetelerde “RTÜK KanalTürk''ü kapatıyor” haberini okudunuz; o kanalın sorumlusunu değişik ekranlardan “Bir milyon imza istiyorum” diye bağırırken gördünüz. Gerçekler ancak bu kadar ters yüz edilebilir, ancak bu denli kendine yontulabilir...Güneydoğu seyahati sırasında, bürokratlarla görüşürken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önüne konulan bardaktan yanlışlıkla su içti; Ramazan''ın ilk günlerinde bazen başımıza geldiği üzere... “Bundan, ''Bakalım dinci gazeteler buna ne diyecekler?'' malzemesi çıkaranlar oldu” desem inanır mısınız?İşi daha ileriye götürüp, “Önceki cumhurbaşkanı için ''Ramazan''da Müslümanların gözü önünde su içmişti'' eleştirisi yapmıştı bunlar, oh olsun, Allah''ın parmağı yok ki...” diye yazanı ne yapalım?Bize ne oldu gerçekten, bizim medyaya ne oldu böyle?

aslı güngör neler oldu bize neler indir