Şu ana kadar diyet koladan hep "Abi 2 büyük pizza söylüyorsun, yanına diyet kola yiyorsun" geyikleriyle bahsetmiştik. Kilo almaktan bağımsız, şeker sevmediğin için 3 pizzanın yanında bile diyet kola içersin, orası ayrı. Bugün ise bambaşka bir tarafından ele alıyoruz diyet kolayı. Hatta minik de bir deney yapacağız. Bu yazıda bu konu ile ilgili iki deneyi ele alacağız. Orijinal deneyin aslında bir çok kişi adını duymuştur. 1973 yılında Stanford Üniversitesi’nden Philip G. Zimbardo ve meslektaşları tarafından yapılan deney sonrasında çok ses getirmiştir. İlerleyen yıllarda da bu deneyin bir tekrarı gerçekleştirilmiştir. Ancak 144Likes, 1 Comments - Osman (@osmanuzunagca) on Instagram: “Dünyayı Ne kadar tanıyoruz ? Biz neden buradayız ? Ne için nefes alıyoruz ? Sorgulayın” MAYADENEYİ - Çocuklarla yapılabilecek basit ama eğlenceli bir deney. Şimşek Deneyi Motto Eğitim Bilişim: Okul Öncesi Fen Deneyleri - Ne Kadar Nefes Alıyoruz - YouTube Sudöngüsü deneyi. Bulutlar ve yağmur nasıl oluşur? Çocuklar bulutların ve yağmurun nasıl oluştuğunu daha önce defalarca sordular.Biz de her seferinde anlayabilecekleri şekilde onlara anlattık.Çok ilgilerini çeken su döngüsünü,basit bir deneyle onlara göstermek istedim. Bunun için şeffaf bir poşetin üzerine deniz Ny8QjWr. Okuma Süresi 2 dakika 30 saniye Dünyayı ve evreni gözlemlediğimiz zaman gördüğümüz her noktayı, kendinden daha büyük bir düzenin parçası olarak görürüz. Ayrı ayrı bakıldığında bu noktalar birbirlerine asla tıpatıp benzemeyecek kadar mükemmeldirler. Doğada hiçbir canlı türü dış görünüş ya da kendi biyolojisi bakımından tekrar etmez, eşsizdir. Ancak bu mükemmellik daha da derinden incelendiğinde altında yatan düzenin aslında birbirinden o kadar da farklı olmadığını gözlemleriz. Örneğin, dünya üzerinde yaşayan bütün insanlar birbirinden farklı ve eşsizlerse de hepsi embriyonun belirli aşamalardan geçmesiyle bugünkü hallerine geldiler ve benzer işler için benzer hücrelerden yararlanıyorlar. O zaman akla şu soru geliyor Evrende inebildiğimiz kadar derinde, artık benzerliklerin olmadığı yerde, o eşsiz saf enerji öyle mükemmel bir madde olmalı ki evrendeki her şeyin varoluş sebebini ve nasıl olduğunu açıklayabilmelidir. Ünlü filozof Platon’un da dediği gibi, “Bizim evren adını verdiğimiz şey, bundan sayısız yıl kadar önce mümkün olabildiğince mükemmeldi ve bir gün ideal formuna yani mükemmelliğe, aynı sayısız yıl kadar sonra ulaşacaktır.” Platon Adil bir zarın atıldığında “1” gelme olasılığı teorik olarak Bu adil zarı 10 kere hatta 1000 kere de atsanız bir sonraki atışınızda “1” gelip gelmeyeceğinden asla emin olamazsınız. Sonuçta zarın tam olarak ağırlığını, yoğunluğunu, zarın her bir yüzüne oyulan oyuk sayısının ağırlığa olan etkisini, bulunduğunuz yerdeki yer çekimi ivmesini ve hatta nefes alırken oluşan alçak ve yüksek basınç noktalarının ortama nasıl etki ettiğini bilmiyorsunuz. Ancak bir şeyden eminsiniz ki o da grafikte gösterilen zar için 800 atıştan sonra “1” gelme deneysel olasılığının istatiksel olasılığa nerdeyse eşitlendiğidir. Elbette yaptığınız deneyin ne kadar komplike olduğuna göre deneyi bu yukarıda saydığım belirsizlikler altında daha fazla tekrar etmeniz gerekebilir. Her ne kadar ortamda belirsizlikler hüküm sürse de, büyülü bir biçimde bu olasılığın belli bir denemeden sonra belki de 100 milyar atıştan sonra sizin istatistiksel sonuçlarınızla eşitleneceğini biliyorsunuz. Büyük resme baktığınız zaman, 5. ya da 500. atışta yaptığınız atışın aslında hiçbir önemi yok. Sonuçta bir nokta da yapmış olduğunuz bütün atışların birleşip mükemmel dengeyi oluşturacağından eminsiniz. Filozofik bakış açısından belki de bu insanoğlunun kaderiyle de ilişkilendirilebilir. Hepimiz hayatımızı çılgınca büyüklükte belirsizlikler altında kararlar alıyoruz ve hayatımızı bu şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. O halde büyük resme baktığımızda endişelendiğimiz o küçük şeyler ya da yaptığımız hatalar hayatımızın gidişatında aslında en ufak bir sapma oluşturmamıştır. Kim bilir.. Belki de her şeye rağmen hala bizim için çizilmiş olan o yoldan “ gitmeye devam ediyoruzdur. Düşünün bir, dışarıda bembeyaz, daha ayak basılmamış tertemiz bir kar var... Her taraf huzurlu bir beyazlık içinde. İçiniz sevinçle doluyor, şöyle dışarı çıkıp bir kardan adam yapayım, sevdiklerimle bir kar topu oynayayım diyorsunuz... Ama daha adımınızı dışarı atar atmaz işler değişiyor. Soğuktan kıpırdayamaz hale geliyor, kardan adamın daha gövdesini bitirememişken ellerinizi hissetmemeye başlıyorsunuz mesela. Biz de istedik ki karla oynama hevesiniz kursağınızda kalmasın, karın o büyülü atmosferini evinizin ortasında yaşayın. Hem de elleriniz donmadan, yaptığınız kardan adamlar eriyip gitmeden. Sözün özü, hazır yılbaşı da gelirken herkes sahte kar yapmanın nasıl da kolay olduğunu görsün, dileyenler yılbaşı akşamında 7'den 77'e tüm konuklarını şaşırtsın, mutlu etsin. Çünkü aslında bu kadar kolay ve böyle gerçekçi, baksanıza... Öncelikle bol miktarda karbonat ve biraz saç kremini hazır ediyorsunuz... brinkleybeautyblogÇünkü sahte kar yaparken ihtiyacınız olan sadece bu iki malzeme bardak kadar karbonatı bir kasenin içine koyuyorsunuz... youtubeArdından saç kreminizi alıyor ve bir bardağa yarısını geçmeyecek kadar koyuyorsunuz.... youtubeMiktarını ayarladığınız yarım bardak saç kremini karbonatın üzerine ilave ediyorsunuz... youtubeKarbonat ve saç kremini elinizle bir güzel karıştırıyorsunuz... youtubeİyice birbirine karışan ikili, yumuşak bir hamur gibi olduysa üzerine göz kararı biraz daha karbonat ekliyorsunuz... youtubeVe sahte karlarınız hazır oldu bile! youtubeYaptığınızda siz de tıpkı kar gibi bir dokusu olduğunu ama bir araya getirildiğinde kar topu gibi birbirlerine yapışabildiğini göreceksiniz. Üstelik hem kar gibi soğuk değil hem de erimiyor. Mis!Bu karla ne yapılır derseniz, dilerseniz onu zemin olarak kullanıp minik oyuncaklarla böyle nefis çalışmalara imza atabilir.... youtubeYa da evinizin, yılbaşı sofranızın istediğiniz yerini bu minik kardan adamlarla doldurabilirsiniz. youtubeŞimdiden yeni yılın hepimiz için ağız tadıyla geçmesi dileğiyle! Musmutlu yıllar. Mesajlar 3,261 Konular 3,119 Katılım Aug 2015 Rep Puanı 2,107 Hali Arastirmaci Teşekkürler 48 184 Mesajına 201 Teşekkür Edildi. alıntı. “Tek başıma yapabilmem için bana yardım et. Ve nasıl yapıldığını bana göster. Bunu benim için yapma. Kendim yapabilirim ve yapmak isterim. Bana nasıl yapacağımı öğretirken sabret. Bu belki uzun sürebilir. Ve belki daha uzun zamana ihtiyacım var. Fakat bilmelisin ki birkaç deneme ile yapacağım şeyi başarmak isterim. Hata yapabilme ihtimalim olduğunu da düşünmelisin. Ama unutma ki ben sadece bu hatalarla gerçek manada bir şeyler öğrenebilirim.” Maria Montessori PİRİNÇ DENEYİ Pirinç deneyi diye bir şey yapıyorlar sevginin gücünü ispat etmek için. Sevginin maddeye olan etkisini kanıtlıyorlar deneyi uygulayanlar. İki ayrı kaba konulan pirinçlerden birine sevgi dolu sözler; diğerine ise nefret dolu sözler söyleniyor. Sonuçta nefret aşılanan o minik, beyaz pirinçler siyahlaşırken diğeri ise bembeyaz kalmaya devam ediyor. Herkes deniyor bunu. Kimisi maddeyi etkileyen metafiziksel yaklaşıma, kimi ise duygunun gücüne şaşıp kalıyor. Maddeyi etkileme üzerine mi yoğunlaşmalı yoksa duygunun gücünü fark edip hayata ona göre yön vermeye mi gitmeli, bilemedim... Ben sanırım bu deneyden en çok da şunu çıkarıyor, felsefik boyutuna, en azından şimdilik, inemiyorum Bir pirinç kadar kendimi ifade edemiyor, ettiğimde de kimse bir şeyleri fark edemiyor! Ne kadar da arebesk ne kadar da entellikten uzak bir çıkarım oldu bu değil mi? Öyle ya duygularını söylemeye çalışanlar aşağılanır. En doğru şekilde anlatılsa bile.... Anlaşılmak zor, pirinç çok şanslısın. Bu blogdaki popüler yayınlar Toplumsal olarak annelik mefhumuna biçilen değer ortada ve de tartışılmaz. Öyle çok kriteri öyle çok özel niteliği var ki anne olan olmayan, büyük küçük herkesin değerlendirme yapabileceği bir kriter bulunuyor. Elbette bu durum, toplumsal algının bireye tanıdığı eleştirebilme hakkı, bir noktada olması gerekenden bir hayli fazla şişirilmiş kavrama sığmaya çalışan bireylerle kısır döngüye dönüşüyor. En özgür olduğum yerde, blogumda, henüz dokuz aydır birlikte olduğum duyguyu anlatmaya çalışacağım. Daha hamileyken anlamaya çalışmıştım bu duyguyu, ama öyle duyduğum ve okuduğum bir çok duyguyu hissetmeyince "ben miyim garip olan" diye düşünmüştüm. Benim hamileyken anneliğe dair farkına vardığım en önemli iki şey vardı; birincisi hayatımın değişeceği, ikincisi ise yüreğimde ağırlığını hissettiğim sorumluluk duygusuydu. Canımın içinde can taşıyor olmak, itiraf ediyorum, aklımı zorluyordu. "Nasıl yani, şimdi ben bir şeye can veren miyim?". Kavram kargaşası yaşıyordum ÇAĞLAR MY HOUSE BOUTIQE HOTEL Bodrum merkezi gibi karmaşa, kalabalık, kaosun hâkim olmadığı sakin bir yer olan Turgutreis'i rota olarak belirleyerek tatili başlattık bu yıl. Turgutreis, bir tatil kasabası gibi. Öyle özel bir sempati oluşturacak bir özelliği varsa ben farkına varamadım. Zaten amacım sürekli gezmek olduğu için ve bu isteğimi yerine getirebilecek aracımız da olduğu için bu durum bende bir sıkıntı yaratmadı. Burada nerde kaldık? Herkesin otellerden beklentileri farklıdır. Küçük, şirin ve de insani butik oteller bana daha çok hitap ediyor. Bir çok kişi yeme içme, gezme tozma gibi aktiviteleri hesaba katıp her şey dahil sistemiyle çalışan, sahilleri kumsalları adeta gasp eden yerleri butik otellere göre daha ekonomik bulabilir. Ben pek öyle düşünmeyenlerdenim. Yazının geri kalan kısmında beklentileri benim gibi olan insanlar için kaldığım yeri anlatacağım. Turgutreis'te semt pazarına, sahile çok yakın mesafede bulunuyor. Yani mevkii tam aranılan özellikt okul öncesi nefes alma deneyi,okul öncesi fen etkinliği materyali,okul öncesi deney materyali hazırlama,okul öncesi basit deneyleri,çocuklar için deneyler,anasınıfı deneyleri,ana sınıfı materyal deneyiNot Yukarıdaki materyal veya benzeri materyaller hazırlanırDurum Pipetlere üflendiği zaman balonların şiştiği görülür,akciğerlerin balon olduğu düşünülerek gözlem yapılır. Etiketlerana sınıfı materyal deneyi anasınıfı deneyleri çocuklar için deneyler okul öncesi basit deneyleri okul öncesi deney materyali hazırlama okul öncesi fen etkinliği materyali okul öncesi nefes alma deneyi

ne kadar nefes alıyoruz deneyi